YETİM ÇOCUK LEFTER’İN HİKAYESİ/YAĞLIDERE

Bir pazar günü çok değerli dostum Halil Anaç’ın çiçek dükkânının önünden geçerken bir teyzenin sandalyeye oturmuş kitap okuduğunu gördüm.Bir süre izledim. Hayranlık duydum.Gençlerimizin çoğu kitabın yanına yaklaşmazken teyzemizin bu yaşta kitap ilgisi takdire şayandı.(okuyanlara sözümüz yok elbette) Halil’in halasıymış. Bir süre sohbet edip eskilerden konuştuk.Ne okuduğunu sordum.Kitabı bana uzattı ve yöremizde yaşanan eski hikayeleri,anıları anlatıyor dedi.Kitabı alıp inceledim.İlk rastladığım öyküyü bir solukta okudum.Geçmişi en az yüz yıl öncesine uzanan gerçek bir olaya dayanıyordu.Daha önce gazetelerde de okumuştum.Siz değerli dostlarımla paylaşmak istedim:
‘’ 1915 yılında Yağlıdere Çağlayan Köyü’nden(Gebekilise) göç eden Rum bir ailenin çocuğudur Lefter.Köyden giderlerken çok hastadır .Bu yolculuğa dayanacak durumda değildir.Lefter’i bir komşu aileye bırakır giderler.Bu ailenin özellikle ona annelik yapan kadının gayretiyle çocuk sağlığına kavuşur,büyür.Kadın Lefter’i kendi çocuklarından hiç ayırmaz.Öbürlerine ne yedirirse Lefter’e de aynısını yedirir.Böylece delikanlı çağına gelen çocuk,yıllar önce buradan göç eden ailesini aramak için önce Rusya’ya geçer,sonra da bir şekilde Amerika’ya gider.(Bir başka anlatıma göre Lefter ile kız kardeşi bir zaman Tekke Köyü’nde kalmış, daha sonra Osman Ağa’nın adamlarına iki kırmızı lira vererek gemiyle önce İstanbul’a sonra Yunanistan’a oradan Amerika’ya gitmişler/Çağlayan Köyü’nden Halil Önal’ın anlatımı.Halil Önal bu olayı Lefter’in kendisinden dinlemiş).New York’ta bir çiçekçi dükkanı açan Lefter (Çember) işlerini yoluna koyar,zengin olur(Darısı bizim bizim Halil olmak üzere bütün esnaf kardeşlerimizin başına).Fakat Çağlayan Köyü’nde kendisini öz çocuğu gibi bakıp büyüten manevi anne babasını da hiç unutmaz.Doğup büyüdüğü bu yerleri tekrar görmek için köye gelir.(1960’lı yıllar)Bakar ki bu kadın rahmetli olmuş.Mezarı başında ağlar.Mezarını yaptırır.Sonra kadının çocuklarına der ki:’’Beni besleyip büyüttünüz’Sizlere nasıl bir iyilik yapayım?Para mı vereyim,yoksa size burada iş mi kurayım?’’deyince rahmetli kadının oğlu ve manevi kardeşi olan Terzi İzzet şöyle der:’’Kardeşim bize para versen yer bitiririz.İş kursan burada kimseye bir şey satamayız.En iyisi sen bizi Amerika’ya al götür,biz orada çalışıp kazanalım’’der.Böylece Terzi İzzet Aydın’la başlayan Amerika yolculuğu çığ gibi büyür.İzzet önce diğer akrabalarını Amerika’ya alır.Sonra onlar da diğerlerini derken Yağlıdere’den birçok kişiyi Amerika’ya alırlar.(Sonraki yıllarda bir daha Lefter'i gören olmaz)...Bugün itibariyle Amerika’daki Yağlıdereliler’in sayısının yirmi bini geçtiği söylenmektedir’’…
Yağlıdere Amerika’da o kadar ünlenir ki zamanın ABD başkanı George Bush Türkiye’ye geldiğinde dönemin cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’a Yağlıdere’yi de görmek istediğini ifade eder…
Göreve geldiği günden bu yana flaş kararlara imza atan ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın ABD’de iş yapan Yağlıdereli iş adamı Fahrettin Özdemir’e 2000 yılında yaptırdığı bir işten dolayı tahsil edilmeyi bekleyen 64 bin dolar borcu çıkar…
ABD’de doğup büyüyen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Yağlıdereli Hacıbey Çatalbaşoğlu New Haven kenti belediye meclisi üyeliğine seçilerek en genç siyasetçi olarak ABD tarihine geçer.(Kasım 2017)…
Son bir not;Benim de arkadaşım olup ABD’de yaşayan iş adamı Feray Gökçek New Haven kentinde kendi evinin bahçesini düzenleyip Atatürk heykeli dikerek ziyarete açar…

Not:Bu hikayeyi basından da biraz araştırdım.Farklı anlatımlarının da olduğunu gördüm.Konuyla ilgili daha değişik bilgisi olan arkadaşlarımın yazmasını rica ediyorum.
Kaynakça:1.Metin Karslı(Huzur Limanı Tirebolu) 

DURSUN YILDIRIM /ESPİYE