Rektör Attar Neyin Peşinde Giresun Üniversitesinde yaşanan olumsuzluklar bir türlü bitmek bilmiyor. Üniversitemiz şimdi de rektör hanımın keyfi uygulamaları ve asılsız suçlamalarıyla gündemi meşgul etmeye başladı. |
|
GÜ'DE BÜYÜK OYUN (MU?)Dursun ONUR yazdı. Sevgili okuyucularım; Sevdiğim sözler vardır. FARABİ diyor ki: ‘Önce doğruyu bilmek gerekir. Doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse, doğruya ulaşılamaz.’ Vaziyet bu. Şimdi doğruyu öğreneceksiniz. Yanlışa düşmemek için... Yazacaklarımın hepsi belgelidir. Malumunuz… 1997 yılında kurulan,kendilerini marksist ve sosyalist olarak tanımlayan bir hacker grubu var. RedHack…
‘Kızıl hackerlar…’ Bilgisayar korsanları yani. Logoları orak-çekiç. Son marifetleri bildik. Giresun Üniversitesi’nde yaşandığı ileri sürülen usulsüzlüklere dair yürütülen idari soruşturmayı yayınlamak. Neymiş efendim… Üniversitenin Merkezi Araştırma Labaratuvarı’na malzeme alımında yolsuzluk yapılmış. Soruşturmayı açtıran kim? Rektör Prof. Dr. Aygün ATTAR.. Tarih: 30 Temmuz 2012. Soruşturmacı kim? Prof. Dr. Halil KARADENİZ. E haliyle... Emir demiri kesiyor. Görev bu....
Hoca,usulsüzlük iddialarına adı karışan 6 öğretim elemanın ifadelerini alıyor. Sonuç: Deyim yerindeyse dağ fare doğuruyor. Soruşturma sonunda ifadesi alınan öğretim elemanları suçsuz bulunuyor. Daha doğrusu suç unsuruna rastlanmıyor. Şöyle okuyun özetini. İddialar subjektif ve kişileri yıpratmaya yönelik.
Akabinde, soruşturmacı 17.10.2012 tarihinde raporunu Rektörlük makamına veriyor. Ve… Rektör ATTAR, soruşturmacıya dayandırdığı ifadelerle YÖK’e gönderdiği 15.11.2012 tarih ve 6923 sayılı üst yazısında ihalenin gerçekleştiği dönemde görev yapan eski Rektör Vekili Prof. Dr. Yılmaz CAN’ın da kusurlu bulunduğuna vurgu yapıyor. Eee ne var bunda, görevini yapmış, diyeceksinz di mi? Demeyin..
Kazın ayağı hiç öyle değil. Masumluk ve görev aşkı burda resmen masal. Kimse rahmetli babamın ve anamın oğlu değil.
Asla kimsenin de avukatı değilim.
Gerçeğin peşindeyim A dostlar.
Birincisi...
Söz konusu komisyon CAN’dan önce kurulmuş. İkincisi…
YÖK’e yazılan yazıda CAN ile ilgili bir belge yok. Üçüncüsü... Öğretim elamanları aklanmış... Nasıl''ı bana karanlık...
Bakın... Soruşturma 17.10.2012'de bitiyor. Gariptir sonuç istenilen gibi olmayınca 18.10.2012'de BİMER'e kimliksiz ihbar mektubu gönderiliyor. Çok entersandır. Rektör ATTAR ise tam bir ay sonra 15.11.2012'de YÖK'e yazı yazıyor. Niye yahu?
Elini tutan mı vardı?
Yooooo...
Pekiiii..
Ne anlama geliyor bu?
Düşünün... Şayet tersi olsaydı... Olsaydı evet ,Kızıllar’ı bekleyeceklerini sanmak saflık olmaz mı? Devam edelim. Burası da çok önemli. Lütfen dikkatli okuyun. İlginçtir… Soruşturmadan umduğunu bulamayanlar açıkça belli ki bir gün sonra 18.10.2012’de Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) isimsiz bir ihbar mektubu gönderiliyor. İhbar mektubunu gönderen uyanık kişi kimliği ortaya çıkmasın diye cambazlık yapmışa benziyor. İlk mektep mezunu kasketli köylü Mehmet efendi ayaklarıyla.. İmla hatası diz boyu. Kargacık- burgacık. Dahası var… Kimliği meçhul bu zat konuya o kadar da vakıf ki değmeyin gitsin. Vay efendim… Soruşturmayı yürütmekle görevli kişinin (Prof. Dr. Halil KARADENİZ) soruşturma açılan kişilerle yakın ilişkisi varmış… Allah Allah… İhbarcı… Ahbap-çavuş ilişkisi var demeye getiriyor. İşe damardan da giriyor. Tüyü bitmemiş yetim hakkı gibi… Oysa… Soruşturmacı Prof. Dr. Halil KARADENİZ, Rektör ATTAR döneminde üniversiteye giren ve onun teklifiyle Mühendislik Fakültesi Dekanı olan kişidir. Baltayı taşa vurmak değilse nedir bu? Fena çuvallanmış. Üstelik…
Tesadüfe bakar mısınız? Soruşturmacı 17.10.2012 tarihinde raporunu Rektörlük makamına veriyor, hemen bir gün sonra ise 18.10.2012’de Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) ihbar mektubu gönderiliyor. Bu ne telaş acaba? Biraz düşünmek gerekir. Evet… Operasyon biraz derinlerden geliyor gibi. Düğmeye basıldığı gerçek ama sanki düğmeye basan el üç-beş gencin harcına benzemiyor. Usulsüzlük iddialarına adı karışan bazı hocaların gazetemize yaptıkları açıklamaları okudunuz. Demek istiyorlar ki… Bunun adı…. Psikolojik operasyon… Karalama kampanyası… Kara çalma oyunu. İtibarsızlaştırma hinliği… Veeee… İşin özü..
Hocaların ortak kanaati:
İşin içinde husumet, kin ve iftira var. Ki… Suçlanan hocaların birinin ifadesinde isim bile veriliyor. İfadeye göre o düşman ve kinci: Şimdiki rektörün has danışmanı ve en yakın mahşerin dört atlısından önceliği olan K.Ç…
Hadi açık adını vereyim.
Doç. Dr. Kültigin ÇAVUŞOĞLU...
Bir nefes alın.
Çok ilginç iddialar var hakkında...
'Danışmanmış da ne ne danışmanmış ya!
Dayanıklı..
Bakacağız....
Çok uzattım.
Neyse… Bence… Bu işte siyasallıktan öte dar alanda paslaşma kokusu var. Sıkıntılı dostların işbirliği daha belirgin sanki. Öyle ki.. Evraklar servise hazır hale getirilmiş ve start verilmiş. Bu da GÜ Ergenekeno mu?
Bilemem..
Bakacağız...
Balık hafızalı sazan değiliz ya oyunu görüyoruz..
Giresun açısından fotoğraf adamakıllı netleşiyor. Sonlandırılmayan soruşturmalara adeta kamuoyu baskısı oluşturularak sonuç almaya yönelik. Belki de… Koltuğu sağlama alma ve devamında yapılanma. Sormak gerekmez mi? RedHack hacker dümeninin sızdırdığı belgeler arasında neden hiç mevcutlarla ilgili belge yok? Birilerinin dönemi Sahabe dönemi mi? Ötesi bu dönemde de çirkin işler gırla..
Yok abi yok..
Yemezler. RedHack -medlack hikaye. Düpedüz oyun oynanıyor… Umarım.. İşgüzarlar kazdıkları kuyuya düşmezler. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak var. Devlet onların sandıkları gibi ‘dıt –dıt’ telgrafla istihbarat devrini tarihe gömdü. Orak-çekiç düşünce ne zamandan beri Giresun sevdasına tutulmuş. Memlekete hizmet olsun diye mi? Külahıma anlatın... Son notum. Neden dut yemiş bülbüle dönülüyor? Hadi şimdi konuş sayın ATTAR... Söz konusu olan üniversite çünkü. Var mısın?...
|
|
sitesinden 24.11.2024 tarihinde yazdırılmıştır. |