Prof. Hüseyin Öztürk Beykoz Adayı 2014 yerel seçimlerde Beykoz'dan Aday adayı olacağını açıklayan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk'le geniş bir söyleşi... |
|
Siyaset, sosyal hayat ve bilimsel dünyaya dek bir çok soruya cevap veren Prof. Öztürk evinin kapılarını Dost Beykoz'a açtı...
2014 Yılında yapılacak olan mahalli seçimlerde CHP’den Beykoz Belediye Başkan Aday adayı olacağını açıklayan Prof. Dr. Hüseyin Öztürk evinin kapılarını Dost Beykoz’a açtı…
Siyasetten, ülkenin sorunlarına, sosyal hayattan bilimsel dünyaya varana dek bir çok soruya cevap veren Hüseyin Öztürk, 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde CHP’den aday adayı olacağına doğrularken, bu doğrultuda çalışmalara başladığını ve Beykoz halkının kendisine sahip çıkacağına inandığını söyledi.
Dost Beykoz Genel Yayın Yönetmeni Murat Miniç’in sorularına cevap veren Hüseyin Öztürk, 1999 Seçimleri’nde CHP’nin baraj altında kalmasıyla partiye girdiğini ve o gün bugündür CHP’de aktif siyaset yaptığını kaydetti.
Hüseyin Öztürk kimdir?
Ben 1962 Mayıs, Giresun Tirebolu doğumluyum. İlkokulu Tirebolu'da bitirdim. Ardından Beykoz’da Ziya Ünsel Ortaokulu’nu ve Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’ni bitirdim. 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi’ne girdim ve 1985'te mezun oldum. İki yıl özel sektörde çalıştıktan sonra İstanbul Üniversitesinde master ve doktora yaptım… 8 yıldır da İstanbul Üniversitesi'nde Jeoloji Profesörü olarak çalışıyorum. İstanbul Üniversitesi’nde Çevre Sorunları Araştırma Uygulama Merkezi Müdür Yardımcılığı daha sonra Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü ve İstanbul Üniversitesi Senatörlüğü görevlerinde bulundum. İstanbul Üniversitesi'nde verdiğim iki temel ders var… 1.si Çevre Jeolojisi dersi; yerleşim planlaması, doğal afetler, doğal kaynaklar ve sürdürülebilirlik üzerine. 2.’si de maden yataklarının aranması ve bulunması.
40 yıldır Beykoz’da yaşıyorum
İki kızım var, biri 22 biri 18 yaşında. Büyük kızım ODTÜ Deniz Bilimlerinde master yapıyor. Küçük kızım da üniversiteye hazırlanıyor. Dört kardeşiz. Ağabeyim Bayram Öztürk Deniz Biyolojisi Profesörüdür. Bir kız kardeşimiz yurt dışında yaşıyor ve küçük kardeşim Mehmet Öztürk'te bir denizcilik firmasında yöneticidir. Eşim öğretmendir. 16 yıldır Şenevler de Atatürk İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni olarak çalışıyor. 32 yıl İncirköy'de 8 yıldır da Körfez Konutlarında olmak üzere kırk yıldır Beykoz’da yaşıyorum….
Hocam sosyal faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Bizim en önemli sosyal projelerimiz, kurmuş olduğumuz Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV)’da gerçekleşti. 1998 yılında "Beykoz Çevre Sorunları Sempozyumu"nu da bu vakıf adı altında yapmıştık. Bununla beraber İstanbul Jeoloji Mühendisleri Odası’nın da İstanbul Şube Başkanıyım. İki dönemdir kongreyle seçilerek bu görevi yürütüyorum. Üç bine yakın üyemiz var ve ciddi zaman ayırdığımız bir kurum. Tabi Beykoz'da denizle ilgili faaliyetlerimiz oldu daha çok. Mesela dalış kursları düzenledik, "İstanbul Boğazı Yaşamalı" etkinliğimiz oldu, dalyanlarımızı yaşatalım, yerel balıkçılığın korunması gibi ve İstanbul'un Suları gibi Beykoz dışında da etkinliklerimiz oldu. Tabii bizim faaliyetlerimiz daha çok teknik boyutta olmuştur. Bir spor kulübünde yada bir dernekte bir proje içinde yer almadım. Daha çok teknik işler yaptık.
Peki bu çalışmalarınız Beykoz’da yeterince ilgi gördü mü?
Hak ettiği kadar görmedi. Çünkü Beykozlunun canlı gündemine az giriyor bizim yaptığımız işler. Boğaz'ın deniz suyunun kirliliği ya da temizliği halkı pek ilgilendirmiyor. Halk sağlığı için, Boğaz'ın daha nitelikli kullanımı için, daha ileride turizm için, önce Boğaz'ın temiz olması gerektiğini söyledik biz. Ama halkın bu anlamda pek hassas olmadığını görüyoruz. Tabii halkın öncelikli sorunu bu değil. Birde Beykoz'da bir işi kimin yaptığı da önem kazanıyor. Çok iyi bir şey yapıyorsunuz ama kendileri adına bir pay görmeyenler, özellikle siyasi manada bir getiri bekleyenler, o organizasyona destek vermiyor hatta görmezden geliyorlar.
1998 yılında Beykoz'da bir ilki gerçekleştirdiniz. Beykoz Çevre Sorunları Sempozyumu hakkında bilgi verir misiniz?
Tabii.1998 yılında Beykoz Vakfı'nı ziyaret ettik. Böyle bir düşüncemiz olduğundan bahsettik Beykoz Vakfı'yla beraber yapalım dedik.. Rahmetli Şahin Köktürk Hoca o zaman vakfın başkanıydı. Onlarda yönetim kurulunda görüştükten sonra destek verdiler. Ben bu işin organizasyonunu üstüme aldım. Ahmet Mithat Efendi ilköğretim okulunda yaptık. Orda çok güzel bildiriler sunuldu. İki gün sürdü. Hatta o zaman bazı sendikalar çevre konuşulduğu için tabi, ilk başta fabrikalarımız mı kapatılacak gibi bir algıyla yaklaştılar ama sonra işin içine girince onlarda memnun kaldılar. Ben zaten sempozyum kitabının önsözünde amacımızı çok açık şekilde yazdım. Bu yapıların kapatılması değil de çevreyle barışık yaşatılması,yerine gelecek yapıların da bir an önce yapılması için neler yapmamız gerektiğini detaylı şekilde anlatmıştık.
Sempozyum Kitabından bahseder misiniz neler var içeriğinde?
Bu kitabı yeterince insan bilmiyor. Bu kitabın içinde Beykoz'un her şeyi var. Beykoz'un suyu, havası, ağaçları, anıtları,tarihi,çeşmeleri var. Beykoz'un eko turizmi, dalış alanları, jeolojisi, ormanları ,balıkçılığı, zenginleri var, yani Beykoz'la ilgili bir baş ucu kitabı denilebilir. Bu kitabın basılmasında zamanın Kaymakam'ı Çoşkun Ertürk ve dönemin Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek'in de katkıları olmuştur. Bunu da ifade etmek lazım. O gün beş bin adet basıldı ama maalesef bugün hiçbir yerde yok. Belediye çalışanlarına da sorsanız, vakıftakiler de üniversitedekiler de bilmez. Demek ki böyle bir bilgi ihtiyacı yok insanlarda. Yada hayatın koşuşturmasından ilgilenemiyorlar. Tabii anlayışla karşılamak lazım. Daha hayati ihtiyaçlar var ama bunlarda hayati ihtiyaçlar.
-İnsanlar nasıl bir hava soluduğunu bilmesi lazım
Hangi havayı soluduğunu, hangi suyu içtiğini, çocuğunun yüzdüğü denizi, aldığı radyasyonu bilmesi lazım. Sağlıklı bir toplum için bunlarda şart.Bazı olmazsa olmazlar var bu konuda ve bunu öğrenmemiz lazım. Biz bunun için bir pencere açtık. Şahin Hoca'da çok keyif almıştı bu işten, rahmetli hocamızı da bu vesileyle saygıyla analım.
Hüseyin Öztürk'ün siyasi faaliyetleri de var. Biraz da bu konuda konuşabilir miyiz ?
Ben 1999 yılında CHP baraj altı kalınca CHP'ye üye oldum. O dönemden beri 3 yıl Yüksek Okul Müdürlüğü yaptığım dönem hariç, neredeyse 10 yıl partinin içindeyim. Mahalle delegeliği yaptım, il delegeliği yaptım. Yerel yönetim komisyonunda ve bilim komisyonunda çalıştım. İl de İstanbul'un Su Politikaları Sempozyumu’nu düzenledik bundan dört yıl önce. Dolayısıyla ben CHP içinde partiyi bilen, parti içinde çalışmış birisiyim. 2004'te üniversiteden istifa ettim ve yerel seçimlerde aday adayı oldum. Benim Beykoz'da CHP içinde bir geçmişim var.
2014 yerel seçimlerinde tekrar aday adayı olacak mısınız?
Ben 2014 yerel seçimleri ile ilgili Beykoz'dan aday adayı olmakla ilgili çalışmalara başladım. Zamanı gelince aday adayı olacağım. Bunu ilk olarak ilçe yönetimi ile paylaştım ve çalışma startı verdim.
CHP Hüseyin Öztürk'ü niçin aday yapmalı?
Hüseyin Öztürk eski bir partilidir.Beykoz CHP içinde geçmişi olan, çalışmaları olan biridir.Sadece ilçe de değil, ilde ve genel merkezde dahi çalışmaları olmuş bir partilidir. İkincisi tam kırk yıldır Beykoz da oturur. Ve hala Beykoz da oturur, Beykoz vatandaşıdır, kendini öyle görür. Ailem ve kardeşlerim hepsi Beykozdadır. Üçüncüsü Beykozla ilgili kafa yormuş, çalışmalar yapmış projeler üretmiş bir insandır.
Adaylarda performans önemlidir
Bunu basından ve internetten girerseniz Hüseyin Öztürk atık su yönetimi, Hüseyin Öztürk Su politikaları, Hüseyin Öztürk boğazlar , Tuzla gölü, deprem, kentsel dönüşüm gibi, benim yürüttüğüm kampanya ve projeleri görebilirsiniz. Dördüncüsü ben aday belirlemelerde performansı da önemli görürüm. Bir insanın yaşam performansı geleceği yerde ki performansının da göstergesidir. Hangi koşuldan, hangi zorluktan, nereden nereye gelmiş,nasıl gelmiş.Dolayısıyla bir adamın yaşamı vasatsa başkanlığı da muhtemelen vasat olacaktır. Bu anlam da devlette de görev almış, odalarda seçimle iş başına gelmiş biri olarak ben performansımı yüksek görüyorum ve bu performansımı da belediye başkanlığına yansıtacağımı düşünüyorum. Öte yandan yer ve doğa bilimleri üzerine, çevre sorunları üzerine çalışmalarım oldu.İstanbul'un büyük mühendislik projeleri sempozyumunu yaptık, yine İstanbul Su Sempozyumunu hazırlıyoruz.Yani teknik anlamda da akademik niteliğimin de buna uygun olduğunu düşünüyorum. Yaşım ve aile konumum olarak da uygun olduğumu düşünüyorum. Bütün bunları toplayınca partili ve Beykozlu olarak Hüseyin Öztürk olmalı diyorum.
CHP sizi aday gösterdi. Beykozlular niçin sizi seçmeliler?
Bir defa öncelikle bir parti tercihi ve aday tercihi olacaktır bu gerçek. Birincisi biz buradayız. Buralıyız ve bizi geçmişten beri tanırlar. Yapacağımız işin arkasındayız.Güvenilirlikle ilgili seçmeleri lazım. İkincisi artık halka dayalı bir yönetim anlayışına geçmemiz lazım. Halka dayanan, şeffaf, katılımcı bir politikayı Beykoz'da uygulamak lazım. Daha çok zor durumda olan halkın yanında olmak lazım. Ben bu noktada halkla bütünleşeceğimizi düşünüyorum. Açık söylemek lazım, Beykoz’da bir yoksullaşma sorunu var, sahipsizleşmiş bir Beykozlu var gibi. Ben bunu saha da da birebir ilişkilerde de görüyorum. İnsanların geleceği ile ilgili endişeleri var. Beykoz da fabrikalar bitti o halde bizi de bitirecekler gibi bir algı oluşmuş durumda. Bu güçsüzleşen, yalnızlaşan kitlenin yanında olmak lazım. Siyasetin beni heyecanlandıran tarafı budur. Biraz daha eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı ve sosyal demokrat çizgide bir yönetim sergilemek. Bunun için politikanın içindeyim.Ben tatile gidemeyen aileleri düşünüyorum, dışarıda ailece yemek yiyemeyen, sinemaya tiyatroya gidecek imkanı olamayan aileleri düşünüyorum.Biz onlarla olmak için politika yapıyoruz.Biz Beykoz'u ve Beykozlular'ı seviyoruz onlarında bizi seveceğini düşünüyorum. Halk bir iletişim uzmanıdır. Kendisini seveni gözlerinden tanırlar.
Giresunlularla ilişkileriniz nasıl ? Her ne kadar sizin söyleminize biraz ters gibi dursa da hemşerilerinizden destek istiyor musunuz ? İlgi nasıl?
Hemşerilerimden destek istiyorum ve onların da destek vereceklerini gözlemliyorum. Zaten geniş bir akraba kitlesi olan ve aile bağları güçlü olan bir insanım. Sonuçta onların içinden gelen, onların iyi tanıdığı ve zorluklar içinde üst noktalara çıkmış biriyim.
Ailenizin bu konuya bakışı nasıl? Destek veriyorlar mı ?
Bütün hanımlar eşlerinin devamlı yanında olmasını isterler.Ben oda seçimlerine girerken eşim bana girme demişti. Devamlı toplantılar, sempozyumlar,programlar,seminerler yoğun bir tempo. Bu kararı alırken önce eşime sordum.2014 için böyle bir hedefim olduğunu, bunun için bazı temaslarımız olması gerektiğini anlattım. O da bana destek olacağını söyledi ve yanımda olacağını söyledi. Büyük kızım daha verimli işler yap baba dedi. Bilimsel işler yapmamı istiyor. Siyasete pek sıcak bakmıyor. Gittiğim yerlere eşimle gitmeye çalışıyorum. Toplantılara gidiyoruz.Kadınsız bir toplum olmaz.Toplum kadınlarla gelişir.Toplumun yarısını oluşturan kadınların, bilgilerinden tecrübelerinden de yararlanmak lazım . Bu mana da eşimden destek görüyorum.Teşekkür ediyorum kendisine.
Söz buraya gelmişken eşinizden Hüseyin Öztürk'ü dinleyebilir miyiz?
24 yıllık evliyiz. Çocuklarım için çok güzel bir örnektir kendisi. Bizim eskiden beri kahvaltılarımız olur. Hüseyin Bey bir konu atar ortaya ve o konu konuşulur çocuklar bilemedikleri zaman hadi ansiklopediye bakalım der. Çocuklar o zamandan beri bilemedikleri bir konuda hemen kitaplara ya da ansiklopediye bakarlar. Mesela bir hafta şiirle geçer kahvaltılar. Herkes kalkar bir şiir kitabı getirir.Bu çocuklarımızın hayata bakışını değiştirmiştir. İyi bir baba ve iyi de bir evlattır. Annesine babasına, dedesine babaannesine karşı saygılıdır.
Toprağımıza çok bağlı bir aileyiz
Toprağına çok bağlıdır, sene de bir kere de olsa memleketine gider.Bunu çocuklara da yansıtır. Mesela imece nedir ben bilmezdim, çocuklara bu mısır imecesini anlatırken bize de yaptırırdı. Kendisi kemençenin ezgisini yapar bizde sanki elimizde mısır varmış gibi kızlarımla beraber ekermişiz gibi yapardık.Bunu hiç unutmam. Aile toplantılarımız olur. Genellikle bizde toplanır aile üyeleri.Çok severiz ikimiz de misafir ağırlamayı.Çok sinirli bir anı pek yoktur hep alttan alan taraf kendisi olur. İlk adaylığında pek istememiştim, çocuklarımız da küçüktü. Şimdi de çocuklarımız büyüdü tam kendimize vakit ayıracağımız zaman geldi. Ama bu sefer Beykoz'da birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor diye eşimin de bu işi başarabileceğini düşünerek bende aday adayı olmasını istiyorum. Tabii destekliyorum da ...
Sizce Beykoz’un en acil çözülmesi gereken sorunu nedir?
Beykoz'da gittikçe büyüyen bir işsizlik problemi var. İstihdam artırıcı projeler yapmamız lazım. Beykoz'un bence en büyük şansı deniz. Önünden büyük bir su akan ve bu suyu yenilenen temiz bir suyu olan Beykoz var. İyi denizci yetiştirebiliriz. Mesela denizle ilgili yan kollar var. Tabii bu tek başına belediyenin başarabileceği bir şey değil. Mesela ben Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulundayken Su altı kaynakçılığını lisanslandırma işine başlamıştık. Dünya da çok yüksek ücretle çalışılan bir iş kolu bu. Burada sanayi dalgıçlığını başlatabilir. Bunun gibi denizle ilgili projeler yapmamız lazım entegre projeler yaparak turizmi de iyi kullanarak Boğaz'dan verim almamız gerekiyor.
Beykoz halkında, ‘gelişme oldukça bizi buradan gönderecekler’ algısı var, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Hem Beykoz'u geliştirip, hem Beykozluları geliştirmek mümkün. Esas bunlar olmazsa insanlarımız işsiz kalacak, kredi kartlarını ödeyemez hale gelirler. Buranın çocukları da bu zenginleşmeden payını alacak. Bu Beykoz'un ön cephesi, denizcilikle, turizmle, balıkçılıkla tanışması lazım. Beykoz'un çocukları çalışacak buralarda, Beykozlular kullanacak. Beykoz'un gelişmesi lazım, büyümesi lazım.Bu günkü şekliyle bu yapı sürdürülebilir değil.Bu haliyle geleceğe taşıyamayız.Ama buna Beykozlu kendi inisiyatifi ile karar vermeli. Artık Beykozlular buna karar verebilecek kadar bilinçli ve eğitimlidir. Beykozlu sahip çıkarsa davasına bunun üstesinden gelir.
Yeter ki siz halkla beraber olun.
Ama bu kıyı tesislerinin modernleşmesi demek… Beykozluya siz buraya yakışmıyorsunuz demek değil.Tam tersine bunlar derhal yapılması lazım. Fabrikalarımız yıkıldı yerine hemen yeni yapıların kurulması lazım.
Paşabahçede 7 yıldızlı bir otel yapılıyor, üniversiteler, hastaneler yapılıyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu oteller, hastaneler, üniversiteler gerçekten önemli gelişmeler. Bunların artması lazım.Fakat Beykoz'da başka bir gerçekte var. Beykoz İstanbul’da ki gelişim sürecinin çok dışında kaldı. Büyük mühendislik projelerinin hiçbiri Beykoz'da yok. Arka taraftaki 3. Köprü projesini bir Beykoz projesi saymaz iseniz, Beykoz'un ciddi bir ulaşım metro sistemi yok, tramvay raylı sistemi yok, ulaşım tüneli yok.
Beykoz kaderine terk edilmiş bir durumda.
Beykoz İstanbul da en izole olmuş, arka planda kalmış bir ilçe durumunda bence. Bir takım tesisler yapılıyor tabii ama ben Beykoz'un hızlı yükselen bir ivmeyle yükselemediğini görüyorum. Beykozlunun sesini çıkarması lazım. Baskı oluşturmak isteklerimizi dile getirmemiz lazım. Bunu halka beraber biz yapacağız, halka bir önder lazım. Bunun için parolamız şu olmalı; Beykoz büyüyecek, gelişecek ama Beykozlu Beykoz'da kalacak. Beykozlu kararlara katılacak, bizim adımıza kimse inisiyatif geliştirmeyecek.
Kentsel dönüşümü destekliyor musunuz?
Tabii destekliyorum. Biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak da destekliyoruz. Yalnız bu dönüşümü rantsal dönüşüme yol açmayacak şekilde destekliyoruz. Daha güvenli,Estetiği daha iyi binaların yapılması bir mühendisin karşı olamayacağı bir şey. Fakat şu gerçeği de görmek lazım; İstanbul hızla büyüyerek artık yaşanabilir bir şehir olmaktan çıkıyor. Aldığımız hava bozuluyor. Bugün etrafımızda ki sanayi tesislerinden çıkan gazların içinde dioksinlerin olduğu, furamlar denilen zehirli toksin gazların olduğu söyleniyor. Soluduğumuz hava, gürültü, elektro manyetik kirlilik, yeşil alansızlık giderek bozulan çevre şartlarında yaşıyoruz. Su kaynaklarımız tükeniyor. 200 kilometreden su getirmeye çalışıyoruz. Olası bir krizde, bir nükleer serpintide yüzey suları kirlenince ne yapacağımızı kimse söyleyemez. Bunu elli yıl önce düşünmüşler. Belli yerlerde artezyen yapan yer altı sularını korumaya almışlar. Ama kaçak kullanım sebebiyle bunlarda bitti. Dolayısıyla bir kentin büyümesinin de sınırı olması lazım. İstanbul yenilensin ama artık nüfusu artmaması büyümemesi lazım. Kaynak sıkıntımız var. Şimdi yeni bir hava limanı planı var. Denizi de doldurarak 1,5 milyar metreküplük bir alanda Çok büyük bir proje var İstanbul'un kuzeyinde. 3.Köprü ile entegre olacağı görülüyor.Yani İstanbul bütün cephesiyle yapılaşmaya gidiyor. Bu bence dış ticaret açığını kapatmak, para girişi sağlamak için yapılıyor.
İstanbul’un nüfusu % 20 artacak
Bu konutlar yabancılara satılacak ve bir gelir elde etme projesi var. Yani ateşe biraz daha odun atalım mantığı var. Bu anlamda kentsel dönüşüm tehlikeli bir yere gidebilir. Halkında bu işin içinde olması lazım. Eğer halk düşünülerek bu iş yapılsaydı diğer işleri durduralım sadece kentsel dönüşüme bakalım denirdi. Deprem bölgesinde daha dayanıksız tersaneler, sanayi tesisleri var. Demek ki sadece güvenlik değil esas sebebin ekonomik kaygılar olduğu gözüküyor. Ekonomi inşaat sektörü üzerinden gidiyor. Bunu durdurmamak için çalışmalar yapılıyor. Gelinen noktada bu inşaatlarla birlikte İstanbul'un nüfusu yüzde 15-20 daha artacaktır.
Beykoz'un SİT alanı olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
İstanbul'da plansız bir yerleşim var. Mesela Ömerli su havzasının içine Sultanbeyli gibi ilçeler kuruldu. Bu yerleşim yerlerinin atıkları bu sulara karıştı. İstanbul'da şu an hiçbir yerin korunduğunu net olarak söyleyemeyiz. Bence İstanbul’da koruma alanları olmalı. Özellikle su havzalarına. Çünkü bunlar bizim can damarlarımız. Bunun ötesinde ormanlar biyolojik rezervler olarak korunması gerekiyor. Sorun burda başlıyor, bunun içinde bulunan halkın ya parasını vermeniz lazım, ya onun sürdürebilir kalkınmasına destek olmanız lazım. Halkın çocuğu torunu olacak size her şey yasak diyemezsiniz. Buraların da kontrollü olarak yerleşime açılması lazım. Boğaziçi ön görünüm dahil uygun bir büyümeyle yapılaşmaya müsaade edilmesi gerekiyor. Buraları talana açalım demiyorum ama nüfus arttıkça yerleşime ihtiyacı olan halkın derdine derman olmak da yerel yöneticilerinde hükümetinde görevi olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda her tarafı kapatan her şeyi yasaklayan bu SİT'in doğru bir iş olduğunu düşünmüyorum.
Aday olursanız seçimi kazanabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Tabii. Kazanacağımı düşünüyorum. Böyle bir iddiam olmasa bu işe girmem. Üniversiteden istifa edeceğim, bir sürü enerjimi vereceğim, eğer inanmasam bu işe girmem.
Beykoz'da AK Partiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Ak Partinin dişe dokunur bir sosyal etkinliği olduğunu görmedim. AKP'nin Türkiye'yi çok ciddi sorunlarla baş başa bıraktığını düşünüyorum. Mesela çok yakın bir şey var, Sarıkamış Şehitleri için program düzenleniyor. Peki son on yılda Beykoz'da kaç tane terör şehidi var. Bu şehit aileleri için bir etkinlik düzenliyor musunuz ? Birçok gazilerimiz var bunlarla ilgili bir şey yapıldı mı? Ben Beykoz'da sosyal politikalarını zayıf buluyorum.
Gençlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Öncelikle gençlerin okuduğu okulları çok iyi takip etmek lazım. Hangi lisemizden kaç kişi üniversiteyi kazandı. Kazanamadıysa niçin kazanamadı. Ben bunun takibinin yerel yönetimin görevlerinden olduğunu düşünüyorum. İyi hocaları tutmak,çocukları motive etmek lazım.
Eğitimin bir sahibi yok.
Çocuklarımız takip edilmiyor. Beykoz da çok iyi öğretmenler var. Destek olmak lazım.Özellikle orta okul ve liselerde kaliteyi yükseltmek lazım. Ailelerinde işin içine katılması lazım. Milli eğitim, yerel yönetim ve gönüllü kuruluşların el ele vererek ortak projeler yapması gerekiyor. İkincisi gençlerin spor yapmasını sağlayacak spor alanları yapmak gerekiyor. Spor vücudu güçlendirdiği kadar, beyni de güçlendiriyor. Bir yarışma var sporda ve kazanma güdüsü güçleniyor. Bu anlamda Beykoz'da bir geriye gidiş var. Eskiden Ziya Ünsel de cirit atılırdı. Atletizm çalışmaları olurdu. Bugün sporun yalnız futbola biraz da basketbola indirgendiğini görüyoruz. Spor yapan iyi eğitim almak isteyen gençlerimize destek olmamız gerekiyor.
Beykozlulara vermek istediğiniz mesajınız nedir?
Bence Beykoz büyük bir ailedir. Beykoz da siyasi mücadeleler dostluk ve centilmenlik içerisinde geçmelidir. İnsanlar birbirinin yüzüne bakabilmelidir, dost kalabilmelidir ve dürüst olmalıdır. Sert söylemler, sert kamplaşmalar Beykoz’da karşılık bulmaz, yeri olmaz. Beykozlular kimin ne yaptığını bilir.Tokatköy de söylenen bir laf Yenimahalle de karşınıza çıkar. İyi bir ağı vardır Beykozlunun. Partiler arasında da tatlı bir rekabet olsun ama önce bir dostluk olmalı. Bu aşırı siyasi hırslar, kavgalar Beykoz'a da zarar verir. Bunu bir yarışma gibi görmek lazım. Daha iyi olan kendini daha iyi anlatan mutlaka seçimi kazanır. Ben siyasette sertliğe daima karşı oldum. Bir şey üretmeyen kısır insanlardan da pek hazzetmiyorum. Açık, temiz ve yalın olmak lazım.Ülkenin gelişmesi için, çocuklarımız için politika yapmak lazım.Ben yoksulların tarafında görüyorum kendimi.Halkın tarafında olmak istiyorum.
Dost Beykoz / B. Murat Miniç – Özel Röportaj |
|
sitesinden 24.11.2024 tarihinde yazdırılmıştır. |